Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikalarında Yol Almak

Üye devletler pestisitlere bağımlılığı büyük oranda azaltmak için, yeni stratejik planlardan nasıl faydalanmalıdır?

Kaynak: Avrupa Pestisit Eylem Ağı

Çeviren: Emre Rona

Pestisit Eylem Ağı Avrupa (PAN Avrupa), Haziran 2018’de Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan yasa önerileri 1,2 doğrultusunda, pestisit kullanımını azaltmaya yönelik, ve agro-ekolojik teknikler ile organik tarımı kapsayan katı nicel hedefler ve zaman çizelgeleri içeren, azaltım hedeflerini ölçmek amacıyla pestisit bağımlılığına dair güvenilir göstergeler takip eden, Stratejik Planlar geliştirmeye davet ediyor.

Üye Devletler, pestisitlere dair AB mevzuatı ve OTP’ın yeni Yeşil Mimari kavramını3 temel alan OTP stratejik planlarına, kimyasal girdiler yerine agro-ekolojik teknikler (uygulamalar ve ürünler) koymayı teşvik eden sistemleri dâhil edebilmelidir. Çiftlik sistemlerini ekolojik ilkeler doğrultusunda yeniden tasarlamak, ve üreticiler ile tüketiciler arasındaki ilişkiyi yeniden oluşturmak, gıda sisteminin sosyo-ekolojik dönüşümünü destekler. Üye Devletler, mesafe katetmek istiyorsa, koşulluluk kriterlerini güncellemeli ve tatbik etmeli, farklı tedbirlerin sunduğu ek esneklikten faydalanmalı, çiftçileri maddi ve teknik açılardan destekleyerek, değişime teşvik eden bir sistem kurmalıdır. Aynı zamanda, pestisit bağımlılığını ve çiftçilerin doğayı ne şekilde koruduğunu da kapsayacak biçimde ölçen göstergeler geliştirmelidir (tozlayıcılar, su, toprak ve agronomik uygulamalar dâhil).

Pestisit azaltımını, genel bir OTP stratejik hedefi hâline getirmek, neden gereklidir

AB’de her yıl, çevremize etkileri açıkça görülen yaklaşık 400.000 ton etken madde satılmaktadır.

Avrupa’nın çiftçilik modeli, aşağıdakiler dâhil çeşitli sebeplerden ötürü, artık sürdürülebilir değildir:

  • Böcek nüfusu1,2 ve bütün hâlde ekosistemler ve taksonlar (arılar ve diğer tozlayıcılar, kuşlar, vb.), tarımsal bölgeler ve yakın çevrelerinde çökmüştür;
  • Toprak ve suda bulunan pestisit kalıntısı karışımları, istisna olmaktan çıkmış, kâide hâline gelmiştir3,4;
  • Büyük olasılıkla endokrin bozucu kimyasallar/pestisitlerden kaynaklı kronik hastalıklar yükseliştedir5;

‘‘Glifosatı yasaklayın, insanları ve çevreyi toksik pestisitlerden koruyun’’ adlı Avrupa Vatandaşları Girişimi’nin açıkça sergilediği gibi, AB vatandaşları, gıdalarında ve çevrelerinde pestisitleri istememektedir. Avrupa vatandaşları, biyoçeşitlilik kaybından endişelidir ve doğa korumaya yönelik daha güçlü bir AB eylemini desteklemektedir6.

Çiftçilerin pestisitleri gereğinden fazla kullandığını gösteren 7,8 çalışmaların sayısı giderek artmaktadır, ve bu, çiftçilerin, pestisitleri genel çiftlik kazancını optimize etmekten ziyade, randımanı artırmak amacıyla kullanmasından kaynaklanır9,10. Bu, ne çiftçiler, ne de genel olarak toplum için bir anlam ifade eder. Artık, değişim zamanıdır!

Üye Devletler, OTP stratejik planlarında pestisit azaltımını hedeflemelidir

PAN Avrupa, elbette, Konsey ve Avrupa Parlamentosunda süren müzakerelerin, AB’nin yasal temelini güncelleyeceğini ümit etmektedir. Fakat, Üye Devletler’in üzerindeki OTP stratejik planı yükümlülüklerinin kriterlerine, pestisit kullanımını büyük ölçüde azaltma ve bu geçişi destekleyen yeni tedbirler geliştirme ve belirgin zaman çizelgeleri oluşturma taleplerini de eklemek isteriz.

Üye Devletler bundan on yıl önce, Pestisitlerin Sürdürülebilir Kullanımına Dair (SUPD) 2990/128/EC Sayılı Direktif kapsamında, pestisitlere ilişkin çeşitli yükümlülükler üzerinde anlaştı. Bu Direktif ile, Üye Devletlere şu zorunluluklar getirildi; 1) zorunlu tampon bölgeler sayesinde sucul ortamları ve içme suyunu korumak ve 2) belirli bölgelerde pestisitleri yasaklayarak veya kısıtlayarak, hassas nüfusları ve çevreyi korumak. SUPD, ayrıca, tüm çiftçilerin Entegre Zararlı Yönetimi (EZY) uygulamasını 2014 yılında mecburi hâle getirerek, Üye Devletler’in çiftçilikte EZY’yi desteklemesini de zorunlu kıldı.

Bir hatırlatma: Entegre Zararlı Yönetimi genel ilkesi:

  • Zararlı canlıları engellemek ve/veya bastırmak, diğer yöntemlerin yanı sıra, özellikle şu yollarla başarılmalı veya desteklenmelidir: Ekim nöbeti, Uygun yetiştiricilik teknikleri kullanmak (ör. yalancı tohum yatağı tekniği, tohumlama tarihleri ve yoğunlukları, ara tohumlama (under-sowing), toprak koruyucu işleme yöntemleri, budama ve doğrudan anıza ekim), Mümkün olan durumlarda, dirençli/toleranslı türler ve standart/sertifikalı tohum ve yetiştiricilik ürünleri kullanmak, Dengeli gübreleme, kireçleme ve sulama/drenaj uygulamaları, Hijyen tedbirleri alarak, zararlı canlıların yayılmasını engellemek (ör. makineler ve alet-edevatın düzenli olarak temizlenmesi), Önemli faydalı canlıları korumak ve artırmak, ör. yeterli bitki koruma tedbirleri almak veya üretim alanları içinde ve dışında var olan ekolojik altyapıları değerlendirmek. 
  • Zararlı canlılar, uygun yöntemler ve araçlarla izlenmelidir. Bu araçlar, saha gözlemleri içermeli, makul durumlarda bilimsel olarak güvenilir uyarı, tahmin ve erken teşhis sistemleri kapsamalı ve profesyonel danışmanların nitelikli tavsiyelerini değerlendirmelidir. 
  • İzleme süreçlerinin sonuçları doğrultusunda, bitki koruma tedbirlerinin ne zaman ve nasıl kullanılacağına uzmanlarca karar verilmelidir. Sağlam, ve bilimsel olarak güvenilir eşik değerler, bu karar verme süreçlerinin vazgeçilmez bileşenleridir. Uygulama yapmadan önce, zararlı canlılar için belirli bölgeler, bitkiler ve iklim koşullarına göre tanımlanmış eşik değerler göz önüne alınmalıdır. 
  • Eğer tatmin edici düzeyde zararlı mücadelesi sağlıyorsa, sürdürülebilir biyolojik, fiziksel ve diğer kimyasal-olmayan yöntemler, kimyasal yöntemlere tercih edilmelidir. 
  • Mümkün olduğu kadar, yalnızca hedef canlılara yönelik, insan sağlığı, hedef-dışı canlılar ve çevre üzerinde asgari yan etki yaratacak pestisitler kullanılmalıdır. 
  • Uzman kullanıcılar, pestisit veya diğer müdahale yöntemlerini gereğinden fazla uygulamamalı, mümkün olan asgari düzeyde tutmalıdır; ör. zararlı canlı popülasyonlarının direnç geliştirme riskini artırmayacak düzeyde, bitkilerde zararın kabul edilebilir seviyede kalacağı durumları göz önüne alarak, düşük dozlarda, daha seyrek veya kısmi uygulamalar yapılmalıdır.
  • Bir bitki koruma tedbirine direnç geliştirme tehlikesi biliniyorsa, ve zararlı canlıların miktarı, pestisistlerin sık sık uygulanmasını gerektirecek seviyedeyse, ürünlerin etki etme gücünü korumak amacıyla, bilinen anti-direnç stratejileri yerine getirilmelidir. Bu, farklı etki şekilleri olan birden fazla pestisit kullanımını gerektirebilir.

Bir hatırlatma: Üye Devletler’in, çiftçileri EZY’ye geçişinde destekleyen ve 2013’te hayata geçirmiş olması gereken çerçeve (SUPD Madde 14)

Üye Devletler, düşük pestisit-girdili zararlı yönetimini teşvik eden tüm tedbirleri almalı, mümkün olan her durumda, önceliği kimyasal-olmayan yöntemlere vermeli, böylece, profesyonel pestisit uygulayıcıları, insan sağlığı ve çevreye en düşük derecede risk teşkil eden zararlı mücadelesi uygulamaları ve ürünlerine geçiş yapabilmelidir. Düşük pestisit-girdili zararlı yönetimi, 834/2007 Sayılı ve 28 Haziran 2007 tarihli organik üretim ve organik ürünlerin etiketlenmesine dair (EC) Konsey Tüzüğü’ne göre, entegre zararlı yönetimine ilaveten, organik tarım uygulamalarını da kapsamaktadır. 

Üye Devletler, entegre zararlı yönetiminin hayata geçmesi için gerekli koşulları sağlamak, veya sağlanmasını desteklemek zorundadır. Özellikle, zararlı izleme ve karar verme süreçlerinde kullanılacak bilgi ve araçların mevcudiyetinden emin olmalı, ve entegre zararlı yönetimine ilişkin danışmanlık hizmetleri sunmalıdır. 

Üye Devletler, bitki veya sektöre özgü kılavuzların profesyonel kullanıcılar tarafından entegre zararlı yönetiminde gönüllü olarak uygulanması için, çeşitli teşvikler sağlamalıdır

Koşulluluk kriterleri nasıl iyileştirilebilir, ve yeni OTP kapsamında ciddi pestisit azaltımı sağlamak için yeni ve iddialı tedbirler, nasıl oluşturulabilir

1107/2009 Sayılı AB Direktif’i Beyanı (35) ‘‘Konsey, 1782/2003 Sayılı ve 29 Eylül 2003 tarihli Konsey Tüzüğü, Ek III’te belirtilen yasal idari şartlar kapsamında, ortak tarım politikası altında sağlanacak doğrudan destek programları için kurallar oluşturmalı ve çiftçiler için özel destek programları hazırlamalıdır (1), ayrıca, entegre zararlı yönetimi ilkelerini dâhil ederek, kimyasal-olmayan, iyi bitki koruma uygulamaları ile zararlı mücadelesi ve bitki yönetimi tekniklerini de kapsamalıdır’’.

2013 yılında yapılan Ortak Tarım Politikası (OTP) reformunda, OTP ile SUPD11 arasında köprü kuran 25 Haziran 2013 tarihli bir ek de görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Bu, Avrupa Komisyonu’nun ‘‘Üye Devlet Ulusal Eylem Planları ve pestisitlerin sürdürülebilir kullanımına ilişkin 2009/128/EC Sayılı Direktif’in uygulamasındaki gelişmeler’’ raporunda da dile getirilmiştir (COM(2017) 587 final).

Bu Direktif tüm Üye Devletler’de yürürlüğe girdikten ve doğrudan çiftçilere ilişkin yükümlülükler tanımlandıktan sonra, Komisyon, 1306/2013 (EU) Sayılı Direktif kapsamında Avrupa Parlamentosu ve Konsey tarafından yapılan Ortak Beyan’ı ele alacaktır. Bu Beyan, Komisyon’u, Direktif’in ilgili kısımlarını çapraz uyum sistemine dâhil etmeye çağırmaktadır. Dahası, Komisyon, AB tarımındaki çeşitliliği ve katmanlı yetki ilkesini (sübsidiarite) göz önünde bulundurarak, bu süreçte Üye Devletler’in sekiz EZY ilkesine uygun metodolojiler geliştirmesini destekleyecektir.

Avrupa Parlamentosu’nun kendi hazırladığı, Şubat 2109’da onaylanan girişim raporu (2017/2284(INI)), şöyle demektedir:

[AP], OTP’ın şimdiki hâliyle, çiftliklerin pestisit bağımlılığını azaltarak, organik üretim tekniklerinin benimsenmesini yeterince cesaretlendirmediği ve özendirmediğini vurgulamaktadır. Çiftçilerin pestisit kullanımına dair yaklaşımını değiştirmeye yardımcı olacak belirli politika araçlarının, 2020-sonrası OTP planlarında bulunması gerektiğini düşünmektedir.

[AP], Komisyon’un yeni 2020-sonrası OTP önerisinde, önerinin EK III bölümünde atıfta bulunulan yasal idari şartlara EZY ilkesinin dâhil edilmemesinden ötürü hoşnutsuzdur; [AP], direktif ile yeni OTP modeli arasında ilişki kurulmadığı müddetçe, pestisit bağımlılığını azaltma hedeflerine ciddi engeller çıkacağını vurgulamaktadır.

[AP], Direktif ile, ilgili AB yasa ve politikalarına ilişkin uygulamaların daha iyi uyumlanması için, Komisyon’a ve Üye Devletler’e çağrıda bulunmaktadır. Başta, OTP ve 1107/2009 (EC) Sayılı Direktif’in hükümleri olmak üzere, ve özellikle, EZY ilkelerinin Madde 14’e uygun biçimde OTP kapsamındaki yasal zorunluluklara entegre edilmesi hususunda.

Güçlendirilmiş koşulluluk

Üye Devletler, pestisit bağımlılığını azaltacak koşulluluk kurallarını güçlendirme hakkını kullanmalı ve SUPD’yi entegre etmeli, (aşağıda verilen Temmuz 2018 yasama önerisinde kalın harflerle belirtilen) ve şu kriterleri ilave etmelidir:

Yasal Zorunluluk Şartları – YZŞ

YZŞ 12 (şu anda YZŞ 10) Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in 1107/2009 (EC) Sayılı ve 21 Ekim 2009 tarihli, bitki koruma ürünlerinin piyasaya sürülmesine ilişkin Tüzüğü: Madde 55’in birinci ve ikinci cümlesi tamamı Madde 67
YZŞ 13 (yeni) Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in 2009/128/EC Sayılı ve 21 Ekim 2009 tarihli, pestisitlerin sürdürülebilir kullanımında başarılı olmak için Topluluk eylemi çerçevesi oluşturmaya ilişkin Direktif (OJ L 309, 24.11.2009, p.71): Madde 5(2), Madde 8(1-5), Madde 12; Su Çerçevesi Direktifi ve Natura 2000 yasalarına dayanarak tanımlanan koruma alanlarında, pestisit kullanımı kısıtlamalarına dair, Madde 13(1) ve (3); pestisitlerin taşınması ve depolanması, ve kalıntıların bertarafına ilişkin.

İyi Agronomik ve Çevresel Koşullar – İAÇK

İAÇK 4 Su yollarında, hiçbir pestisit veya gübre kullanılmayan tampon şeritlerin oluşturulması Nehir yolları ve sucul türler/ekosistemlerin kirliliğe, toksisiteye ve sızıntıya karşı korunması.
İAÇK 5 Girdi yönetiminde, Sürdürülebilir Çiftlik Aracı’nın kullanılması Çiftçinin planlamaya başlamasına olanak tanımak ve sistemin zaman içinde değişmesini desteklemek.
İAÇK 7 Hassas dönemlerde çıplak toprak bırakmamak Toprağı beslemek ve korumak, kışın yabani otların çoğalmasını engellemek.
İAÇK 8 En az dört yıl boyunca, tüm tarım arazilerinde baklagil bitkiler kullanarak ekim nöbeti yapmak Toprağın zenginliğini muhafaza etmek. Zararlıların üreme döngülerini kırmak. Zararlı saldırısına karşı hassasiyeti azaltmak. Azot bağlamayı artırmak. Yem bitkisi üretmek.
İAÇK 9 Tarım alanlarının en az %5’ini, tarım kimyasallarının kullanılmayacağı, üretim yapılmayan alanlar veya öğelere adamak, Arazi özelliklerinin muhafazası, Kuşların üreme ve yetiştirme mevsiminde çalıçit ve ağaç kesme yasağı, İsteğe bağlı olarak, istilacı bitki türlerinden kurtulma tedbirleri almak. Üretici olmayan öğelerin ve çiftlik biyoçeşitliliğini geliştirecek alanların bakımı, özellikle işlevsel biyoçeşitliliğin ve faydalı türlerin zenginleşmesi için.

Biyoçeşitliliğin çiftçilere hizmet etmesini sağlamak

İAÇK 9: Ekolojik Odak Alanları – EOA (Ecological Focus Areas – EFA), 2013 reformundan bu yana bir ‘‘yeşillendirme’’ tedbiri olarak yürürlüktedir (uygun görülen 3 yeşillendirme tedbirinin uygulanması koşuluyla, yapılan doğrudan ödemelerin %30’u şartlıdır). EOA’lar, biyoçeşitliliği zenginleştirme amacı taşır, yerel tür ölümleri ve ekolojik yıkımla mücadelede önemlidir. Eğer pestisitsiz EOA’lar oluşturulur ve sürdürülürse, üretim bitkilerinden ‘‘yer çaldığı’’ gerekçesiyle hoş karşılanmasa dahi, tozlayıcıları çoğalttığı, zararlı avcılarını çektiği ve diğer ekolojik sinerjilere yer açtığı için, çiftliğin bütününde üretkenliği artırır: verimi buğdayda %11, bezelyede %26 ve havuçta %32 artırdığı gözlenmiştir12. İşte bu nedenlerle, PAN AB ve diğer STK’lar, agroekolojik işlevleri yerine getirecek pestisistsiz EOA’larda ısrarcıdır.

Güncel OTP (İAÇK 1) kapsamında, birkaç Üye Devlet’in, çiftçilerin pestisitsiz tampon bölgeler oluşturmasına yönelik doğrudan ödeme koşullarını nasıl gerçekleştirdiğine dair örnekler

Üye Devlet / Bölge Su kaynaklarını pestisitlerden koruyan tampon bölgeler için İAÇK
Belçika, Flaman Bölgesi Su yollarının kenarındaki en üst noktadan içeriye doğru, 1 metre eninde şerit
Çek Cumhuriyeti Sucul canlıları korumak için, kıyı hattından içeriye 3 metre eninde şerit
İspanya 5 metre eninde şerit; fakat ürün etiketinde daha büyük kısıtlamalar olabilir
Birleşik Krallık, İskoçya Yüzey suyunun kenarındaki en üst noktadan içeriye 2 metre eninde şerit; noktasal uygulamalara da izin verilir
Birleşik Krallık, Galler Yüzey suyunun kenarındaki en üst noktadan içeriye 2 metre eninde şerit

Kaynak: Avrupa Komisyonu, DG AGRI, 2018

Eko-Programlar (güçlendirilmiş koşulluluğu temel alarak)

Eko-programlar, OTP reform önerilerinde yer alan, Üye Devletler’in sunmakta zorunlu olduğu, fakat çiftçilerin kendi isteğiyle dâhil olması gereken, yeni girişimlerdir. Kırsal kalkınma tedbirleriyle aynı ilkeleri takip eder, ama tamamen AB bütçesiyle finanse edilen, yıllık ödemelerdir (ör. Üye Devletler tarafından ortak finansmanlı değildir). Eko-programlar için ayrılan ödenek, çiftçilerin ilgisini çekecek kadar yüksek olmalıdır.

Örneğin, Üye Devletler, çiftçilerden girdi azaltma planı hazırlamalarını istediğinde, kimyasal girdilerin doğal süreçlerle değişeceği dönemin bir yıldan uzun sürebileceğini göz önüne almalıdır; dolayısıyla, bu geçişi destekleyecek bir eko-program paketine ihtiyaç vardır. Mesela:

  • Organik üretim yöntemleri uygulamak; örneğin, baklagil türler ile daha uzun süreli ekim nöbeti yapmak (güçlendirilmiş İAÇK 8’in üzerine), karışık ekim yapmak, toprağın çıplak bırakmamak ve yabani otları baskılamak için yer örtücü bitkiler kullanmak (İAÇK 7)13
  • Tarım alanlarında, işlevsel biyoçeşitliliği ve faydalı türlerin habitatını zenginleştirmeye yönelik, ekim yapılmayan alanaların oranını artırmak; örneğin çalı çitler oluşturmak (güçlendirilmiş İAÇK 4’ün üzerine)
  • Su kaynaklarını kimyasal girdilere karşı korumak ve doğal alanlar oluşturmak amacıyla, işlenmeyen tampon şeritler bırakmak (güçlendirilmiş İAÇK 9’un üzerine)

Ayrıca, çoğu zaman, Üye Devletler’in kırsal kalkınma altında sunduğu pestisit azaltım tedbirleri, çiftçiler tarafından fazla bürokratik bulunduğu veya yalnızca tek bir yönteme odaklandığı için, çiftçileri etkili biçimde destekleyecek dinamik yapıya sahip değildir. Yakın zamanlı araştırmalar gösteriyor ki, tek yıllık taahhüt verilen çevre projelerine katılmakta en istekli olanlar, Danimarkalı çiftçilerdir14. Ayrıca, eko-programlar içinde biyolojik mücadele ürünleri, mekanik ot temizliği, kompost, geleneksel türlerin kullanımı, ve tek yıllık tampon şeritler oluşturmak gibi yöntemler de bulunması, faydalıdır.

Her sene uygulanabilecek bazı kırsal kalkınma tedbirleri:

Ülke / Bölge OTP – araç Ne? Miktar, € / hektar
Fransa Agro-çevre tedbiri biyolojik mücadele araçları; faydalı türlerin getirilmesi; veya tarlalar ve seralarda cinsel çekim tuzakları Ekinler: 64 €/ha Sebzeler: 105 €/ha Meyve ağaçları: 70 €/ha Üzümler: 79 €/ha
Lüksemburg Agro-çevre tedbiri üzümlerde Cochylis ve Eudemia mücadelesi için biyolojik kontrol araçları Müdahale tipine göre 120 veya 200 €/ha
Belçika, Flaman Bölgesi Agro-çevre tedbiri Meyvelerde codling güvesine karşı cinsel tuzaklar 250 €/ha
Belçika
Mekanik ot temizliği 250 €/ha

Kaynak: Avrupa Komisyonu, DG AGRI, 2010

Kırsal Kalkınma Programı

OTP reform önerisi, çiftçilere sunabilecekleri destekleyici tedbirlerde, Üye Devletler’i daha özgür kılmayı hedeflemektedir. PAN Avrupa, Üye Devletler’in, kimyasalsız bir tarım sektörüne giden yolda çok ihtiyaç duyulan ekolojik dönüşüm için bütüncül yaklaşımlar geliştirmesini teşvik etmekte, ve hem çevreyi hem de halk sağlığını koruyacak, yeni çözümler önermektedir.

Bunun için, aşağıda belirtilen EZY planlarında ciddi güncellemelere gitmek gerekli olup, permakültür ve agroekoloji çizgisinde (doğaya karşı değil) doğayla birlikte çalışma yaklaşımını benimseyerek, çiftlik sistemlerinin yeniden tasarlanması ve yabanileştirilmesi kavramları ele alınmalıdır. Çiftçiler, toprak sağlığını güçlendirmeye, tozlayıcıları, bitki zararlılarının avcılarını, vb. çekecek arazi özellikleri oluşturmaya/korumaya yönelik ileri düzey agronomik uygulamalar hakkında, aşamalı yaklaşımlar düşünmeye teşvik edilmelidir.

Bu, çiftçilerin, pazarda daha az bilinen ürünleri de kapsayan bitki çeşitliliğini (daha fazla genetik çeşitlilik veya geleneksel ürünler) artırmaları anlamına da gelmektedir, ve mevcut destek programları, çiftçilerin yeni işbirlikleri keşfederken, mümkünse yerel tüketime yönelik yeni pazar alanları geliştirmesine de olanak tanıyacak biçimde genişletilmelidir.

Geçmişte bazı Üye Devletler’in, bütüncül bir çiftçilik yaklaşımı olarak daha iyi agronomik uygulamalara giden yolda, entegre üretim yöntemlerini nasıl teşvik ettiğine dair örnekler (gelecekte ciddi güncellemeler gerekmektedir):

Ülke / Bölge OTP – araç Ne? Miktar, € / hektar
Italya / Emilia Romagna Bölgesi Meyve & Sebze Ortak Piyasa Düzeni (F&V CMO) seçilmiş pestisitler ve entegre üretim sistemi (ekim nöbeti, gübreleme planı, toprak koruma önlemleri dâhil) 100 €/ha (ekinler) 300 €/ha (sebzeler) 550 €/ha (meyveler)
Avusturya Kırsal Kalkınma’da agro-çevre tedbiri ekim nöbeti (tek yıllık bitkiler), gübre ve pestisit kullanım kısıtlamaları, eğitimler ve kayıt tutma 150 €/ha (patates, turp) 250 €/ha (çilek) 300 €/ha (meyve, şerbetçi out) 400 €/ha’ya kadar (bağ)
Fransa Agro-çevre tedbiri alternatif çözümler için stratejik planların detaylandırılması; ekim nöbeti ve/veya termal ot mücadelesi anlatımı 196 €/ha (ekinler) 298 €/ha (sebzeler) 332 €/ha (meyve ağaçları) 341 €/ha (üzümler)

Çiftçi Danışma Hizmeti, çiftçileri geçiş süresince teknik olarak desteklemek zorundadır

Geçişi desteklemek için, bağımsız Çiftçi Danışma Sistemi – ÇDS (Farm Advisory Service – FAS) kurmak, oldukça önemlidir. Bu, Avrupa Komisyonu’nun, ‘’Üye Devlet Ulusal Eylem Planları, ve petisitlerin sürdürülebilir kullanımına dair 2009/128/EC Sayılı Direktif’in uygulanmasındaki gelişmeler’’ üzerine raporunda da dile getirilmiştir (COM(2017) 587 final):

‘‘Üye Devletler, 1306/2013 Sayılı (AB) Tüzüğün 12(2)(e) Maddesi doğrultusunda, EZY genel ilkelerini çiftlik danışma hizmetlerine dâhil etmek zorundadır. Üye Devletler, ticari menfaatlerden bağımsız resmi danışma hizmetlerinin, EZY uygulamasında çok önemli olduğunu vurgulamıştır’’.

Ayrıca, ÇDS, Üye Devletler tarafından mümkün olduğunca görünür kılınmalı, çiftçilerin pestisit bağımlılığını ciddi oranda düşürmesini teşvik eden gerçek bir teknik destek hâline gelmesi sağlanmalıdır.

Dahası, ÇDS, kimyasal girdilere bağımlılığı durmadan azaltmak için, kimyasal maddeleri kimyasal olmayan alternatiflerle değiştirmek amacıyla devamlı yeni yöntemler ve araçlar arayışında, dinamik bir sistem hâline getirilmelidir. Fransız devlet kurumu INRA’nın ‘‘kimyasalsız bir tarıma doğru’’ adlı araştırması15, Üye Devletler için bu doğrultuda ilham verici olabilir. Ayrıca, Avrupa İnovasyon Ortaklığı kapsamında oluşturulan ve paylaşılan bilgi birikiminde, bazı kullanışlı fikirler de bulunmaktadır; örneğin, tarla bitkilerinde kimyasal olmayan yabani ot yönetimi16 gibi.

Çiftçilerin, doğayla daha fazla işbirliği yapmasını teşvik etmek için bazı fikirler:

  • Lewis ve diğerleri, (1997) Sürdürülebilir zararlı yönetiminde bütüncül sistem yaklaşımı / A total system approach to sustainable pest management, Proc. Natl. Acad. Sci. USA, Cilt. 94
  • Lenteren ve diğerleri, (2017) Omurgalılar ve mikroorganizmalar kullanarak biyolojik mücadele: birçok yeni fırsat / Biological control using invertebrates and microorganisms: plenty of new opportunities, Journal of the International Organization for Biological Control
  • Le Fevbres ve diğerleri, (2015) Avrupa Birliği’nde zorunlu entegre zararlı yönetimi: tüketicilerin tepkileri üzerine deneysel görüşler, Mandatory integrated pest management in the European Union: experimental insight on consumers’ reactions, Review of Agricultural, Food and environmental Studies
  • Erisman ve diğerleri, (2017) Tarım ve Biyoçeşitlilik, daha iyi bir denge ikisine de faydalıdır / Agriculture and Biodiversity, a better balance benefits both, www.aimspress.com/journal/agriculture 
  • Geiger, F. ve diğerleri, (2010) Pestisitlerin biyoçeşitlilik üzerindeki kalıcı olumsuz etkileri ve Avrupa tarımında biyolojik mücadele potansiyeli, / Persistent negative effects of pesticides on biodiversity and biological control potential on European farmland, Basis and Applied Ecology (2010), doi: 10.1016/j.baae.2009.12.001 
  • IOBC, işlevsel biyoçeşitlilik çalışma grubu, bkz.
  • IOBC entegre üretim kılavuzu çalışma grubu, bkz. 
  • IOBC, IBMA ve Pan Avrupa filmleri, doğayla birlikte çalışan EZY, bkz.
  • Fransız EcoPhyto kapsamında, Fransız çiftçileri doğayla nasıl işbirliği yapıyor, bkz. 
  • Lüksemburg’lu üzüm yetiştiricileri, pestisitlere bağımlılığı azaltmak için CAP finansmanından nasıl faydalanıyor, bkz. 

Son olarak, ÇDS’nin geçişi kolaylaştırmakta aktif olarak rol alması çok önemlidir. Zaman, STK’ların aktif katılımını sağlamak için çiftçiden-çiftçiye değiş-tokuş sistemlerini genişletmeye de uygun olabilir (bu, çiftçilikte yeni fikirlerin yayılması için en etkili yöntemdir, ve Avrupa İnovasyon Ortaklığı kapsamında mümkün olmakla birlikte, çok daha büyük ölçekte uygulanması gerekmektedir). Ayrıca, çiftçilerin dışında, diğer topluluklara da teknik destek sağlamayı düşünmelidir; pestisitleri kullanmak istemeyen yerel topluluklar gibi.

Geçişi destekleyen bir ÇDS modeli örneği:

Danimarka organik hareketi, 2011-2013 yıllarında, konvansiyonel çiftçilerin organik tarıma geçmesini kolaylaştıracak AB-fonlu bir pilot proje başlatmıştır. İçme sularının pestisitlerle kirlenmesini engellemeye yönelik bir kampanya kapsamında, 

Danimarka’da 12 kasaba ile bir sözleşme imzalanmıştır (bkz. toksiksiz kasabalar). Bu doğrultuda, geçiş süreci boyunca yaklaşık 3000 çiftçiye Danimarka organik hareketi tarafından destek sunulmuş, çiftçiler geçiş konusunda bilgilendirilmiştir. 

Proje hâlâ devam etmektedir. Kasaba sayısı 30’a çıkmıştır, ve her yıl 200 kadar konvansiyonel çiftçi, sunulan desteği kabul etmektedir, ve bunların çoğunluğu geçişe karar vermektedir. Günümüzde, tüm Danimarka Tarım Amaçlı Kullanım Arazilerinin yaklaşık %9’unda, organik üretim yapılmaktadır. 

Pestisit azaltımını ölçen göstergeler

Pestisit kullanımı, bir agro-çevre göstergesi olarak kullanılmaya 2006 yılında gerçekleştirilen (COM(2006) 508) Sayılı Komisyon Bildirisi ile başlamış olup, hiçbir zaman faaliyete geçmemiştir (OTP ortak izleme ve değerlendirme göstergeleri arasında herhangi bir pestisit göstergesi yoktur). Pestisit istatistiklerine dair 1185/2009 Sayılı (EC) Tüzük, Avrupa Komisyonu’nun 2011 yılında itibaren yıllık satış istatistikleri yayınlamasına olanak tanımıştır. Tüzük, kullanım istatistiklerinin 2016’da başlamak üzere beş yılda bir yayınlanmasını öngörse de, bu veri kaynakları henüz işlevsel değildir17.

İstatistikler olmadığı müddetçe, Avrupa çiftçilik modelinin çevre ve insan sağlığına dair çıktılarını, hiç kimsenin (AB, Üye Devletler, çiftçiler, vatandaşlar) değerlendirmesi mümkün değildir. Bu, ne güncel çevre ve iklim krizlerinin çözümü olarak görülmek istediği iddia edilen çiftçiler, ne de, durumu daha iyi anlamak isteyen genel halk ve Pan Avrupa gibi STK’lar için bir avantajdır.

SUPD üzerine bazı denetim raporları, çiftçilik uygulamalarının geçtiğimiz yıllarda daha bile kötüye gittiğini vurgulamaktadır:

  • Danimarka durum tespit (olgu belirleme) raporu: yabani buğdaygillerle mücadele sorunu, gittikçe artmaktadır. Kültürel mücadeleyi kolaylaştıracak daha fazla ilkbahar ürününe dayalı iyi bir ekim nöbeti yerine, daha fazla getirisi olan kış ekinlerinin daha çok tercih edilmesinden kaynaklanmaktadır. Yetkili makamlar bu durumun farkında olsa da, daha iyi ekim nöbeti uygulamalarını teşvik edecek herhangi bir girişimde henüz bulunmamıştır.
  • İsveç durum tespit (olgu belirleme) raporu: tahıllara alternatif olmaması, veya bu alternatif ürünlerin yeterli maddi dönüşü sağlamaması, tahıllara gereğinden fazla güvenmekle sonuçlanarak, bazı çiftliklerde yetersiz ekim nöbetine yol açmaktadır.

Yetiştirilen ürünlere dair güvenilir pestisit kullanım verileri olmadığından, pestisit kullanımını artıran sebeplerden birinin bu olup olmadığını değerlendirmek, imkansızdır. Raporları, çiftçilere uygulanan koşulluluk kriterlerinin bir parçası hâline getirerek zorunlu kılmak, bu bilgi açığına karşı basit bir çözüm sunacaktır (Finlandiya ve İrlanda gibi bazı Üye Devletler, bu verileri çiftçilerden alarak, kullanmaya başlamıştır bile).

Komisyon, OTP reform politikalarında, pestisit risk ve etkileri üzerine bir etki göstergesi oluşturmayı önermektedir (I.27). Üye Devletler’in, önerilen I.27’yi güncelleyerek, en azından bazı başlıca ürünlerde gerçek pestisit azaltım miktarlarını ölçen bir gösterge olarak kullanması için destekliyoruz. Ayrıca, tozlayıcıların, suyun ve toprağın yanı sıra, agronomik uyguamaların da gelişimini ölçen özel göstergeler oluşturmasını da destekliyoruz.

Bir hatırlatma: Üye Devletler’in geliştirmesi gereken pestisit istatistikleri (SUPD Madde 15)

Üye Devletler:

  • bitki koruma ürünleri ve diğer ilgili verilere dair istatistikleri kapsayan Topluluk yasalarına uygun olarak (…) uyumlaştırılmış risk göstergelerini hesaplamalıdır;
  • belirli etken maddelerin kullanım eğilimlerini tanımlamalıdır;
  • özel bir ilgi gerektiren etken maddeler, ürünler, bölgeler ve uygulamalar gibi öncelikli maddeleri, veya bu Direktif’in amacı olan, pestisit kullanımıyla ilişkili insan sağlığı ve çevre etkileri ve riskleri azaltmakta kullanılabilecek faydalı iyi uygulama örneklerini tanımlamalı, ve pestisitlere bağımlılığı azaltmak amacıyla değerlendirilebilecek entegre zararlı yönetimi ile birlikte, diğer alternatif yaklaşımlar veya tekniklerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını teşvik etmelidir. 

Üye Devletler, 2. Paragraf doğrultusunda, değerlendirmelerin sonuçlarını Komisyon ve diğer Üye Devletler ile paylaşmalı, ve halka açık hâle getirmelidir. 

Son olarak, bütçe hakkında, bir sonraki Çok Yıllık Finansal Çerçeve içinde sürdürülebilir tarıma geçişi sağlamak için gereken Sütun II bütçesini kısmaktan ziyade, korumaya çağırıyoruz. Buna ek olarak, Üye Devletler’in Sütun I’den Sütun II’ye fon aktarmasını tavsiye ediyor, ve kırsal kalkınmayı daha da zayıflatacak aksi yönde herhangi bir kaydırmadan kaçınmasını şiddetle öneriyoruz, çünkü kırsal kalkınma, OTP’ın gittikçe daralan, ama en önemli kısımlarından biridir.

Sonuçlar

Vatandaşlar, Dünya’da yaşananlar hakkında giderek artan bir farkındalığa sahip oldukça, iklim değişikliği, türlerin yok olması ve biyoçeşitlilik kaybı gibi konular üzerine halk farkındalığı da artmaktadır. Toplumun, yıllardır, biyoçeşitlilik kaybına bir son verilmesi, iklim değişikliğine çözüm bulunması ve pestisitsiz bir tarımı talep ediyor olması da, yadsınamaz. Çözümler, genelde hem çiftçiler, hem biyoçeşitlilik, hem de toplum için bir kazan-kazan durumu sağlar, çünkü, uzun vadeli berekete ulaşmak için doğaya karşı değil, doğayla birlikte çalışmak, sistemin direnç kazanması ve girdilerin azalması gibi birçok fayda sağlar. OTP gibi AB politikaları sayesinde harcanan kamu kaynakları, çiftçileri bu geçiş döneminde desteklemek için kullanılmalıdır, çünkü daha sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçiş yapmak, kısa vadede bazı maddi riskleri beraberinde getirir. Üye Devletler, çiftçilerin bu taleplere cevap vermesini mümkün olduğunca kolaylaştırmalı, teknik ve finansal yönden desteklemeli, OTP stratejik planlarının bu çok önemli tedbirleri vurgulaması ve yeterli finansmanı sağlaması için çalışmalıdır.

1 Caspar A. Hallmann, Martin Sorg, Eelke Jongejans, Henk Siepel, Nick Hofland, Heinz Schwan, Wer- ner Stenmans, Andreas Muller, Hubert Sumser, Thomas Horren, Dave Goulson, Hans de Kroon, Koruma alanlarındaki toplam kanatlı böcek biyokütlesinde, son 27 yıl içinde görülen yüzde 75’ten fazla gerileme, PLOS ONE | https://doi.org/10.1371/journal.pone.0185809 Ekim 18, 2017 


2 Francisco Sánchez-Bayo, Kris A.G. Wyckhuys, Dünya’nın entomofaunasında (ç.n. böcek faunası) gerileme: Nedenlerinin bir incelemesi, Biological Conservation 232 (2019) 8–27. 


3 Silva, Vera, Mol, H, Zomer, Paul, Tienstra, Marc, Ritsema, Coen, Geissen, Violette Avrupa tarım topraklarındaki pestisit kalıntıları – Gözler önüne serilen gizli bir gerçek, Science of The Total Environment, 10.1016/j.scitotenv.2018.10.441. 


4 Stehle and Schulz, 2015. AB’de pestisit ruhsatları – çevre korunmuyor mu? Environ Sci Pollut Res 22:19632-47. 


5 https://www.who.int/ceh/publications/endocrine/en/

6 http://europa.eu/rapid/press-release_IP-19-2360_en.htm

7 Florence Jacquet, Jean-Pierre Butault, Laurence Guichard, 2011, Fransız tarla ürünlerinde pestisitleri azaltma olasılığının ekonomik bir analizi, Ecological Economics 70, 1638–1648 


8 Martin Lechenet, Fabrice Dessaint, Guillaume Py, David Makowski & Nicolas Munier-Jolain, 2017: Çiftliklerde ürün verimini ve kazancı koruyarak pestisit kullanımını azaltmak, Nature Plants Cilt 3, Makale No: 17008 


9 Skevas, T., Stefanou, S.E., Oude Lansink, A.G.J.M, 2014: Pestisit kullanımı, çevresel sızıntılar ve verimlilik: Hollanda’daki tarım arazileri için parametrik olmayan, risk-ayarlı bir verimlilik yaklaşımı, European Journal of Operational Research 237. s. 658 – 664 


10 Pedersen, A.B., Nielsen, H.Ø., Christensen, T., Hasler, B., 2012. Politika araçlarının etkisini güçlendirmek: çiftçilerin karar verme gerekçeleri, ve bunların Danimarka pestisit politikası teşvikleriyle nasıl örtüştüğü. J. Environ. Plan. Manag. 55, 1094–1110. 


11 Ek’te şöyle denmektedir: ‘‘Konsey ve Avrupa Parlamentosu, 2000/60/EC Sayılı ve 23 Ekim 2000 tarihli, su politikasında Topluluk eylemi çerçevesi oluşturmaya ilişkin Direktif’in, ve Avrupa Parlamentosu ile Konsey’in 2009/128/EC Sayılı ve 21 Ekim 2009 tarihli, pestisitlerin sürdürülebilir kullanımında başarılı olmak için Topluluk eylemi çerçevesi oluşturmaya ilişkin Direktifi’nin, Üye Devletler tarafından tatbiki ve aktarımını izlemesi için, ayrıca, bu Direktifler tüm Üye Devletler’de tatbik edildikten sonra, ve doğrudan çiftçilerle ilişkili yükümlülükler tanımlandıktan sonra, uygun durumlarda bir yasa tasarısıyla öne çıkarak, bu Direktifler’in ilgili kısımlarını çapraz uygunluk sistemine dâhil edecek biçimde mevzuatı değiştirmesi için, Komisyon’a çağrı yapmaktadır.’’

12 Kaynak: Wäckers & van Rijn, 2012; tablo 2, s.13. DG AGRI EIP-AGRI Focus Group: Tarımsal üretimde arazi öğelerinin faydaları, 2016 https://ec.europa.eu/eip/agriculture/sites/agri-eip/files/eip-agri_fg_ecological-focus-areas_final-report_en.pdf; Grab ve diğerleri, 2018; Blaauw ve Isaacs 2014

13 Toprak ekosistemleri, özellikle de üst toprakta humus oluşturan ve bir arada tutan toprak biyotası, bitki köklerinden salınan karbonhidrat ve protein salgıları ile beslenmektedir. Örtücü bitkilerin sağladığı bu girdiler olmadan, toprak kalitesi düşer ve fiziksel erozyona uğrar. Fakat örtücü bitkiler, toprağı besleyen faydalı türlerden seçilebilir, ve öte yandan istenmeyen otların büyümesini engelleyebilir.

14 Petersen ve diğerleri, 2011. Politika araçlarının etkisini güçlendirmek: çiftçilerin karar verme gerekçeleri, ve bunların Danimarka pestisit politikası teşvikleriyle nasıl örtüştüğü. Journal of Environmental Planning and Management, 55(8), 1094–1110.

15https://inra-dam-front-resources-cdn.wedia-group.com/ressources/afile/442690-5075f-resource- priroites-scientifiques-horizon-europe-food-2030-pesticide.pdf

16https://ec.europa.eu/eip/agriculture/en/non-chemical-weed-management-arable-cropping

17https://ec.europa.eu/eurostat/web/agriculture/agri-environmental-indicators/information

İletişim