Bilim insanları, dünya genelinde istenmeyen otlara karşı yaygın olarak kullanılan pestisit (Raundup) etken maddesi glifosatın Parkinson hastalığının gelişiminde risk faktörü oluşturabileceğini açıkladı.
Japonya Chiba Üniversitesi’nde gerçekleştirilen yeni araştırmalara göre, gıdalarda toksik kimyasal kalıntı bırakan ve dünya genelinde yaygın olarak kullanılan pestisit (Roundup) aktif maddelerinden biri olan glifosata maruz kalınması Parkinson hastalığının gelişiminde önemli bir risk faktörü oluşturabilir. Glifosatın kanser de dahil olmak üzere çok sayıda sağlık anomalisinin gelişiminde rol oynadığı zaten kanıtlanmış durumda Beyond Pesticides da pestisitlerin Parkinson hastalığı (PH) dahil olmak üzere diğer hastalıklara da sebebiyet verdiğini ve bu hastalıkların şiddetlenmesinde rolü olduğunu ortaya koymaktadır. Tarım, arazi yönetimi, ev ve kişisel bakım bağlamlarında uygulanan zararlı yönetiminde toksik olmayan ve organik yaklaşımlara geçilmesi, insanlar ve dünyanın kimyasal tarım zehirlerinden arınması konusunda kritik bir adım olarak kabul ediliyor.
Chiba Üniversitesi Adli Ruh Sağlığı Merkezi Klinik Nörobilim Bölümü dışındaki araştırmacılar, glifosata maruz kalmanın farelerin beynindeki dopaminerjik nörotoksisiteyi etkileyip etkilemeyeceğini araştırdılar. Bu araştırma sürecinde ise yetişkin farelerde glifosata maruz kalmanın PH ile ilişkili bir tür nörotoksisiteyi arttırdığı açığa çıkmıştır.
Parkinson hastalığı, motor fonksiyonları etkileyen ilerleyici ve nörodejeneratif bir beyin hastalığıdır. Hastalık, öncelikle titreme, kas kontrolü kaybı, sertlik ve zayıf koordinasyon gibi semptomlarla kendini gösterir. Bunlar, özellikle hastalığın erken evrelerinde aralıklarla ve tipik olarak zamanla yoğunlaşabilir. PH ayrıca bilişsel değişiklikler ve gerileme, kabızlık, kötü uyku alışkanlıkları, yorgunluk, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal problemlere, cinsel işlev bozukluğu, paresteziler (geçici his yokluğu) ve diğer etkilere neden olabilir. Yaklaşık 1 milyon Parkinson hastası bulunan ABD’de, yılda 50.000-60.000 yeni tanı ile birlikte dünyada 7-10 milyona kadar ulaşmış durumda. Dünya çapında ise şu anda güncel olarak yedi ila on milyon Parkinson hastası var. Yapılan araştırmalara göre Parkinson, erkeklerde kadınlardan %50 daha fazla görülmektedir.
Parkinson, dopamin üretimi ve taşınması tehlikeye girdiğinde ortaya çıkar. Dopamin, motor fonksiyonuna aracılık eden birincil nörotransmitter maddelerden biridir. Hastalık, beynin substantia nigra veya SNr adlı bir bölgesinde dopaminerjik sinir hücreleri (yani dopamin tarafından aktive edilen veya duyarlı olanlar) hasar gördüğünde veya yok edildiğinde ve artık dopamin üretemediğinde ortaya çıkar. SNr’nin orta beyinde bulunan bir motor çekirdeği olduğunu göz önünde bulundurursak, çalışmanın bulguları ile bağlantılı diğer bir beyin yapısı da bazal gangliyon çekirdeği olan striatumun bir parçasıdır. İstemli hareketlerin de rol oynadığı SNr’deki bazı nöronlar striatumda sınırlanır.
Dopaminerjik hücrelerin hasar görmesinin veya yok olmasının nedeni hala bilinemese de (özellikle kronik) pestisit maruziyetinin sebebiyet verebileceğine dair kanıtlar bulunuyor. Hem herbisit paraquatının hem de pestisit rotenonun hastalığın patolojik incelemeleri ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. 2018’de yayımlanan bir araştırmaya göre, glifosata maruz kalan insanların Parkinson hastalığından kaynaklı erken ölüm riski %33 daha fazladır.
Parkinson ile ilgili deneysel araştırmalarda, nörotoksik maddelere maruz kalma, hem in vitro (laboratuar ortamı ya da yapay) hem de in vivo (canlı ortam ya da yaşayan) sistemlerde art arda nöronal ölüme neden olmuştur. (Bu tür birçok çalışmada 1-metil-4-fenil-1,2,3,6-tetrahidropiridin [MPTP] kullanılmıştır, çünkü dopaminerjik nörotoksisiteyi güvenilir bir şekilde sağlar.) Araştırma ekibi, dört grup yetişkin erkek fareye çeşitli şekillerde “içme suyu” verdi: (1) sadece tuzlu su, (2) glifosat ve tuzlu su, (3) MPTP’li su ve (4) 14 günlük glifosat ve MPTP’li su. Beyinler daha sonra immünohistokimyasal olarak analiz edildi.
Araştırmacılar, glifosata maruz kalmanın, striatumdaki DAT (dopamin taşıyıcı) immünoreaktivitesinin azalmasını ve MPTP uygulamasından sonra SNr’de TH (tirozin hidroksilaz) pozitif hücrelerin azaltılmasını arttırdığını buldular. Bir başka değişle, glifosata maruz kalmanın hem lokal nöronların (SNr ve striatumda) etkili bir şekilde dopamin üretme ve taşıma kabiliyetini kötüleştirdiği hem de diğer dışsal kimyasalların (bu durumda MPTP) nörotoksisitesini arttırdığı görülmektedir.
Bu deneyden yola çıkarak araştırma makalesi şu sonuca varıyor: Dünyada glifosatın yaygın ve artan kullanımı göz önüne alındığında, glifosat maruziyetinin yaşamın ilerleyen dönemlerinde PH’nin ortaya çıkma riskini artırabileceği muhtemeldir… ve PH için çevresel bir risk faktörü olabilir. Bununla birlikte, daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Dolayısıyla yetişkinlerde glifosat maruziyetine dikkat etmeliyiz.
İnsanlar dokunma ve uygulama yoluyla doğrudan; gıda kalıntısı veya içme suyuna bulaşma yoluyla da dolaylı olarak glifosata maruz kalabilirler. Yaygın kullanım nedeniyle de ABD’de maruz kalmamak neredeyse imkansızdır. Kırsal ve mesleki deneyimlerin belirli riskler oluşturduğu görünüyor: mesleki pestisit maruziyeti, çiftçilik, kuyu suyu tüketimi ve konutlarda pestisit kullanımı yüksek Parkinson hastalığı seviyesiyle ilişkilendiriliyor. PH, NHL (Hodgkin Dışı Lenfoma) veya diğer anomaliler olsun, glifosat maruziyeti ve sağlık açısından sonuçlarına yönelik endişeler, düzenli olarak, genellikle iş ve iş alanları nedeniyle glifosat ile karşılaşanlar için bilhassa akut durumdadır.
Glifosata maruz kalmaktan kaçınmanın yolları: Mümkün olduğunca organik gıdalarla beslenmek; bahçelerde veya çimlerde glifosat ürünlerini kullanmamak, yerel su kaynaklarının kalite raporlarını incelemek; tarım işçilerine yönelik korumaları teşvik etmek; süpermarketler, bahçe merkezleri, hırdavatçılar, çiftlikler, golf sahaları ve okul bölgeleri gibi yerlerde toksik olmayan organik arazi yönetimi ve tarımı için yerel yönetimleri ve kamu kurumlarını desteklemek.
Zehirsiz Kampanya’ya destek olun; glifosat yasaklansın: Change.org/ZehirsizSofralar
Çeviri: Sinem Uğurdağ – Buğday Gönüllü İletişim Ekibi